Trabzonspor şampiyonluğu hak etmedi. Başakşehir FK ise sonuna kadar hak etti. Önce bunu bir kenara koyalım. Trabzonspor kaçan şampiyonluğu kendi içinde sorgulamalı. Hakem işini falan geçecekler. Ligin en çok lehte düdük çalınan takımlarından biri Trabzonspor’dur. Alanyaspor maçında sebepsiz gerginlik içine giren ve tüm şehiri de bunun içine çeken Başkan Ağaoğlu hesap vermeli. Daha öncesine gidelim. Bayram değil, seyran değil bir akşam üstü Ünal Karaman’ı neden gönderdi buna bakalım. Herkes gerçekleri konuşmalı. Hiç öyle yan yollara sapmanın anlamı yok. Trabzonspor takımı koca bir sezon, özellikle ligin ikinci yarısı, skor üstünlüğünü yakaladıktan sonra doğru oyunu oynayamadı. Bir türlü öne geçtiği maçları galip bitiremedi. Öne geçtiği maçlarda oyunu tutamadı ve 30 puan kaybetti. Önce bunu konuşacaklar. İnsanlara neden öndeyken oyunu tutamadıklarını anlatacaklar. Bazı medya organlarının manşetleri de evlere şenlik. Başakşehir FK şampiyonluğuna kimse laf edemez. Ligi Trabzonspor kazansaydı tertemiz olacaktı değil mi? Ama Başakşehir FK kazanınca lig kirlendi. Bunları geçecekseniz. Bunları çocuklar bile yemez. Trabzonspor şampiyonluğu hak etmedi. Bireysel çabalarla buraya kadar geldi. Rakibinizi Abdülkadir ile karşılarsanız, rakipleriniz orta sahanızı otobana çevirir. Önde hiç geri dönmeyen adamlarla oynarsanız, rakipleriniz hemen her maç size gol atar. Sizin bir kere futbolunuz günümüz futboluna uygun değil. Başakşehir FK Mahmut ile şampiyon oldu. Bunu herkes iyi analiz etmeli. Başta futbol kamuoyu ve taraftarlar. Güçlü orta saha ile başarı mümkün. Topsuz oyunu doğru oynayan ve rakibi karışlamada etkili olan takımlar başarılı olurlar. Koskoca orta sahayı toplu oyunda olup, topsuz oyunda rakibin kaşısında olmayan Abdülkadir’e bırakırsan, kusura bakma evde oturur rakibin şampiyonluk törenini izlersin. Çok hücumcu oynamayla çok kupa alınmıyor. Bu ülke futbolu önce “hücum delisi” zihniyetlerden kurtulacak. Önce takımlar antrenör takımı olacak. Sebepsiz yere veya bir iki kötü sonuçta Teknik adam kıyımları olmamalı. Kulüp Başkanları canları sıkıldıkça Teknik adam gönderiyorlar. Böyle bir anlayışın başarılı olma şansı çok az. Belki kazayla bir kere olabilir. Ancak sürdürülebilir başarı mümkün değil. Trabzonspor muhtemelen Hüseyin Hoca ile yolları ayıracak. Bakalım kim gelecek? Neye göre seçim yapılacak göreceğiz. Herkes kendi evinin önünü temiz tutsun, sonra sağa sola laf yetiştirsin…
DERBİLER VE FENERBAHÇE
Fenerbahçe 2000’i yıllarla beraber derbilerde çok etkili bir takım oldu. Unutulmaz derbi zaferlerine imza atarken, uzun süreli serilere de imza attı. Derbi maçlarının favorisi haline gelirken, içeride dışarıda kendi oyununu oynadı. Taraftarlarına güven verdi. Şimdi derbilerin bu Fenerbahçesi yok artık. Seriler bitti, derbilerin güçlü figürü olan ve taraftarlarına güven veren Fenerbahçe’nin yerinde yeller esiyor. Bu tablo son iki sezonda ortaya çıktı. Fenerbahçe son iki sezonda rakipleri, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’a karşı oynadığı 12 lig maçının sadece 1’ini kazanabildi. Bu tabloya Fenerbahçe’liler alışkın değildi. Ancak alıştırıldı. İşin üzücü tarafı da bu. Kimse artık tepki veremiyor ve bu sonuçları doğal karışılıyor. Kimse farkında değil ama derbilerin psikolojik kazanımları yerle bir oldu. En son Beşiktaş mağlubiyetini izledik. İlk yarı diri ve üretken bir Fenerbahçe vardı. İkinci yarı ise 10 kişi kalmanın etkisiyle oyundan düşen Fenerbahçe izledik. Zaten favori değildi ve sonuç sürpriz olmadı. Dediğim gibi alıştırılmış bir camia var. Fenerbahçe önümüzdeki sezon her şeyi ile refleks göstermeli. Sahada isyan etmeli. Geçen sezonun bir basamak altında kalmak sonuç olarak geriye gitmektir. 113 yıllık camia Avrupa’ya yabancılaştı. Hafta içi yine Avrupasız yine heyecansız geçecek. Daha yakın zamana kadar Avrupa da esip gürleyen ve ülke puanına en çok katkı sağlayan takımdı. Bir futbol takımı nasıl bu kadar geriler anlamak mümkün değil. Umuyorum özlenilen Fenerbahçe’yi 11 eylül itibariyle sahada görürüz.