Başlık Aziz Yıldırım’a ait. Tam 9 yıl oldu ve Fenerbahçe hâlâ hak hukuk arıyor.
Bizim ülkemizde yaşanması üzücüydü. Fenerbahçe 3 Temmuz 2011 sabahı operasyonla uyanıp, neler olduğunu anlamaya çalışırken, tv’ler, gazeteler ve haber siteleri çoktan karar vermiş “Aziz Başkan ve Fenerbahçe” mahkum edilmişti. Türlü türlü yayınlar yapılmakta, 3 Temmuz ile birlikte tanışacağımız nice yeni yüzler ekranlarda operasyonu yorumluyorlardı. Fenerbahçe ve taraftarları şaşkın, olayın şokunu yaşıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Fenerbahçe 3 Temmuz tarihinden önce Dünya ekonomi dergilerine kapak oluyor, herkese örnek gösteriliyordu. 5 ana branşta gelen şampiyonluk ve mutlu bir camia vardı. Tüm mutluluklar bir operasyonla yerini, üzüntülü günlere, aylara, hatta yıllara bıraktı. Fenerbahçe averaj ile hak ederek şampiyon oldu. Kim ne derse desin bu gerçek değişmeyecek.
Ancak bazı şeyleri söylemekte yarar var. Fenerbahçe’ye yapılan operasyon, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe üzerinden Türk futbolunu ele geçirme operasyonudur. Futbolumuzu tekrar dizayn etme ve büyük kitlelere ulaşma planıydı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve büyük taraftarının direnci sonucu, operasyon hedefine ulaşmadı.
Fetö’nün çarptığı ilk ve en güçlü engel sarı-lacivert Fenerbahçe duvarı oldu. Sokaklarda yağmur çamur demeden, en zor şartlarda mücadele eden, aynı zamanda sahada alın teri döken büyük bir kitle vardı.
Mahkeme salonlarından sahalara, oradan spor salonlarına uzanan mücadeleydi. Herkese örnek olması gereken birlikteliği sergiliyordu. Önünde kimsenin duramayacağını gösteren büyük bir yolculuktu.
Aslında 15 TEMMUZ HAİN DARBE gecesi gösterilen direnişin, ilk fitilinin ateşlendiği olay şike kumpasıdır. Aziz Yıldırım’ın “Ne şikesi memleket elden gidiyor” cümlesinin ne demek olduğunu 15 TEMMUZ gecesi gördük. Bugün hâlâ bunu anlamayanlar mevcut. Fenerbahçe nefreti bazı kesimlerin gözlerini kör etmiş durumda.
Çok çileler çekildi, aleyhte çok düdükler çalındı ama Fenerbahçe yolundan hiç sapmadı. Tüm haksızlıklara rağmen ayakta kalmayı başardı. Hemen her gün tv’ler de Fenerbahçe, başkanı, teknik adamı ve futbolcuları aleyhinde konuşuldu. En ufak düdük günlerce tartışıldı ama yine de bu camia mücadelesini sürdürdü.
Son dönemlerde ise 3 Temmuz ruhundan uzaklaşılmış gibi duruyor. Şimdi tekrar aynı ruhu yakalamalı. Ali Koç “Her şeyi 3 Temmuz'a bağlamamalı” dedi, ama bizler biliyoruz ki 3 Temmuz bitmedi. Fenerbahçe kaybettiği maddi ve manevi haklarını alana kadar da bitmeyecek. Ekranlarda atıp tutanlar, koca camiaya “şikeci” iftirası atanlar hukuk önünde hesap vermeli.
Fenerbahçe eski günlerine dönmek zorunda, 2013-2014 şampiyonluğu, 1 süper kupa, 2 Türkiye kupası, 1 Uefa Avrupa ligi yarı finali oynadığı, o eski direniş günlerine dönmek zorunda.
İçinde bulunan “Fenerbahçe şike yaptı” diyenleri temizlemelidir. Karabükspor maçında “Aziz Yıldırım şike yapsana” diye bağıranları da unutmaması lazım. Fenerbahçe bir değişim içinde, bu değişim 3 Temmuz ruhundan uzaklaşırsa tüm emeği boşa gidecek. Kendi değerlerine sahip çıkmalı ve özüne dönmeli.
Her zaman her yerde dile getirmeye çalıştım, yine aynı kararlılıkla söyleyeceğim. “2010-2011 şampiyonu Fenerbahçe’dir.” Aykut Kocaman, takımı ve taraftarların 18’de 17 yaparak, kazandığı haklı alın terini korumak herkesin görevidir. Eleştiriler yapılacak, ayrı fikirler olacak, ancak sonunda herkes şartsız Fenerbahçe diyebilmelidir. Başarı için birlik olmak zorunda olunduğunu unutmamalı ve devam eden bu süreci sonuç alana kadar, aynı ciddiyetle sürdürmek herkesin asli görevidir.
3 Temmuz, 12 Mayıs ve 4 Nisan her zaman hatırlanacak ve mücadelesi devam edecektir. Sahada güçlü olursanız, saha dışı mücadeleniz de kolaylaşır.
Gelecek sezonun daha verimli geçmesi için şimdiden “futbol aklıyla” hareket edip, şampiyonluk yarışında olmak zorunluluktur.
Ali Koç’un kongreye giderken şampiyon gitmek isteyeceğini düşünüyorum. 2 yıldır hedeflerinden uzak Fenerbahçe var. Kendisine olan güven destek iyiden iyiye azaldı. Bu tabloyu toparlamak için yapacakları bazı hamleler var. Özlenilen takımı, herkesin mutlu olacağı Fenerbahçe’yi izletmenin zamanı gelip geçiyor. Kongre günü geldiğinde elini güçlendirmesi için olmazsa olmaz şey budur. Başarı için Teknik Direktör ve futbolculardan ziyade Samandıra şartlarının düzenlemesi gerekli.
TFF ve kurullarına çözüm bulmak diğer önemli detay. Fenerbahçe’nin gücünü Riva tekrar hatırlamalı. Başkan Ali Koç yumruğunu masaya vurmalı ve kulübünün haklarını korumalı.
1 teknik direktör ve 11 futbolcu bu ülkede bazen maç kazanmaya yetmiyor. Taraftarlarına ise düşecek en büyük görev takımın tamamına destek vermek olacak. Fenerbahçe şampiyon olmak istiyorsa herkese koşulsuz destek vermeli. İç sahada baskı sebebiyle pas yapmaktan korkan, mücadeleden kaçan futbolcular var. Her yıl en az 1 futbolcuyu hedefe koymak doğru değil. Bu iş böyle gitmez. Futbolcu harcamak bu kadar kolay olmamalı.
Destek kişiye göre değil, çubuklu giyen her futbolcuya verilmeli. Fenerbahçe formasını da hak edenler giymeli. Şampiyonluk geldiği gün daha güçlü 3 Temmuz mücadelesi gelecektir.
Tüm ülkeye bu takımın ayakta durduğunu göstermek için 2020-2021 sezonu büyük bir sınav olacak...