2018-2019 sezonu bitiminde “oh be bitti,” önümüzdeki sezon “şampiyon olacağız.” cümleleriyle 2019-2020 sezonuna başlandı. Belki geçen sezon kadar dipleri görmese de, sezon sonu geçen sezonun 1 basamak gerisinde bitirildi. Neresinden bakarsanız bakın hüsran ile geçen sezon oldu.
Artık yine yeniden gelecek adına umutlanma vakti.
Bakalım neler olacak?
Önce bir teknik adamı görelim. Zira yaklaşık 5 aydır Fenerbahçe teknik adamsız. Ersun Yanal büyük bir destekle geldi. Kimilerine göre istediği transferler yapılmadı, kimilerine göre hemen her isteği alındı. Ancak kendisinin düşüncesi önemliydi. Kendisi ‘biz şampiyon olacağız, diğerleri sıralamayı belirlesin” dedi. Alkış kıyamet koptu. İnanılmaz derecede havaya girildi. Herkes Ersun Yanal’a inanıyordu. Haftalar ilerledikçe filmin senaryosu değişti.
Hatta yıllarca süre gelmiş derbi kazanımlarının sonunu getirdi.
Fenerbahçe taraftarları sosyal medyadan kulübü yönetmeye çalışıyor. Ersun Yanal’ın geliş hikâyesi de tam olarak budur. Başkan Ali Koç hem sosyal medyaya, hem çevresindeki söylenilenlere inandı veya direnemedi ve takımın başına getirdi. Sonunda olan Fenerbahçe’ye oldu.
Maçlara hızlı başlayan ve kaos hücumlarıyla gol arayan Fenerbahçe izledik. Dakikalar ilerledikçe oyunu rakibine veren, doğal olarak temposu düşen bir takım vardı. İç sahada taraftarların oynattığı, deplasmanda ise kaybolan bir takım gördük. Hiç bir zaman oyunu koparamadı. Onca stopere rağmen Jailson inadı çok şeyi alıp götürdü. 5 gollü galibiyetler aldığı maçlarda bile doğru oyunu oynayamadı. En sonunda rekorları alt üst etti ve gitti.
Ersun Yanal Fenerbahçe teknik direktörü olacak kalibre de birisi değil. Eğer futbol demeçlerden ibaret olsaydı, inanın Dünyanın en iyisi olurdu. Kendisi sadece tribünlere oynadı.
Fenerbahçe’den çok şeyi alıp götürdü. Ümraniyespor’a gol atamadan elendi. 2011 sezonundan sonra ilk defa Trabzonspor lig galibiyeti aldı. Galatasaray’a karşı en büyük üstünlük olan iç saha serisini bitirdi. Bitirdiği Galatasaray da inanılmaz derecede kötüydü. Nasıl oyun oyanacağı belliydi. Neler yapabileceği biliniyordu. Bu kadar kısıtlı hareket alanı olan takıma karşı 1-0 öndeyken, 1-3 mağlup oldu. Yılların emeği heba oldu. Onyekuru ve Fatih Terim’i kahraman yaptı. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ancak kimse görmek istemedi.
Ersun Yanal’ın döneminde yapılan transferlerin tamamına yakını fiyasko çıktı. Neye göre yaptığı belli olmayan transferlerin kulübe maddi külfeti ayrı bir konu. Kariyeri boyunca tek kupasını Uefa yarı finali oynayan hazır takımla aldı. Tarihe geçen bir şampiyonluk oldu. Buna kimse bir şey diyemez. Ama gerçekleri de kimse saklayamaz. Oynattığı oyunun ne ülkemiz, ne modern Avrupa futbolunda yeri yok. Sadece gazla olacak işte değil. Futbol çok değişti ama kendisi hep aynı kaldı. Bu saatten sonra da değişecek gibi durmuyor.
2013-2014 sezonu sonrası elle tutulur başarısı var mı? Trabzonspor dışında takım çalıştırdı mı? Neden bugüne kadar kimse tarafından tercih edilmedi? Aslında sorulacak çok soru var.
Bundan sonra hayatında teknesinde mi devam eder bilmem, ama bidiğim bir şey var, bu kafayla giderse bir daha kolay kolay kupa kazanamaz. Kontrollü futbolu öğrenmek zorunda. Oyunu tutmasını bilmek zorunda. İyi rakip analizi yapmak zorunda. Sadece özlü sözlerle, tribünleri mutlu edecek cümleler kurmayla başarı gelmeyecek.
Kendisine teknesinde, Fenerbahçesiz mutlu yaşamlar diliyorum…