Türkiye olarak bizler tüketim toplumuyuz. Hayatın her alanında tüketimi fazla olan, üretimi ise kısıtlı olan yapımız var. Bunu tam tersine çevirmemiz lazım.
Tüketimi en çok yaptığımız alanların başında insan geliyor. Özellikle elimizdeki değerleri itibarsızlaştırma eylemine bayılıyoruz. Ortaya fikir beyan etmeden, linç girişiminde bulunuyoruz.
En güzel örneğini futbolda yaşıyoruz. Hemen hemen tüm takım taraftarlarının içinde tüketim çılgınlığı mevcut. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak, son 10 yılda fazlasıyla bu duruma şahit oldum. Fenerbahçe taraftarları en mutlu anda bile kusur bulmaya çalışır. Moralini bozacak bir şeyi arar bulur. Sevincini tam olarak yaşamaz. Mutlaka hedefine birilerini koyar. Örneğin x futbolcu 2 gol atsın, 1 penaltı kaçırsın, akıllar hep kaçan penaltı da olur. Sevdikleri isimlerin performansını başka, önyargılı oldukları isimlerin performansını başka değerlendirirler.
2015-2016 sezonunda her hafta şahit olduğum şey, kadro açıklandığında verilen tepkilerdi. Van Persie yedek başlayınca küfür kıyamet kopuyor, Fernandao gol attığında neredeyse tepki veriyorlardı. Bugün Hasan Ali Kaldırım örneği gibi. Görünen o ki, bu topluluk karar vermiş futbolcuyu gönderecekler.
Peki taraftarlık bu mudur?
Taraftar olmak tam olarak nedir?
Yıllar boyu gösterilen tepkilerle bir futbolcunun psikolojisini bozmak mıdır?
Bir futbolcuyu sevmeyebilirsiniz, ancak onu devamlı baskı altına almaya, olumsuz sonuçların günah keçisi yapmaya hakkınız yoktur. Mesele Hasan Ali değil, mesele tüketim zihniyetidir. Bugün Hasan, yarın Ali, Veli veya Ahmet olur. Başarı için bütüne bakmak lazım. Nüfusa göre değil. Ortada başarı varsa sevdiğiniz adama, başarısızlık varsa sevmediğiniz adama yazamazsınız.
Fenerbahçe taraftarları tribünde bütünlüğü sağlamalı. Daha sonra çubuklu forma giyen kimse sahip çıkmalı. Unutmayın ki, kişiler gelir geçer ama Fenerbahçe hep baki kalacaktır.
Eğer futbolun gelişimini istiyorsak önce tribünlerden başlamalıyız. Umuyorum futbolun geldiği noktayı doğru anlarız. Kupasız geçen 6 yılın tüm yükünü bir futbolcunun veya başka ismin üstüne yıkmak vicdansızlıktır.
Tribündeki 50 bin taraftara kağıt kalem verip, herkes kadro yapın diyelim, 100 kişi aynı kadroyu yazamaz. Futbol işte böyle bir oyun. Herkesin teknik taktik anlayışı vardır. Ancak gerçek kadroyu yapan sadece teknik adamdır. Burada yapılacak en doğru şey, teknik adamın kadrosuna saygı duymak ve sahip çıkmaktır. Hiç bir futbolcuyu dışlamamaktır.
Son olarak tüm Fenerbahçe taraftarlarına sesleniyorum, hiç değilse kalan haftalarda Hasan Ali'ye sahip çıkın. İnanın bir şey kaybetmezsiniz.
Ufuk Cingöz / Konuk Yazar