Kıymetli okuyucularım, geçen haftaki yazı dizimizde sizlere mevcut sistemimizdeki kıdem tazminatı uygulamasını aktarmıştım.
Bu haftaki köşemde ise ülke gündemimizden düşmeyen kıdem tazminatı fonu, esnek çalışma modeli, tamamlayıcı emeklilik sistemi meselesini aktaracağım. Böylelikle mevcut sistem ile getirilmek istenen sistemin farkını daha iyi idrak etmiş olacağız.
Yıllardan beridir kıdem tazminatı fonu konusu sık sık gündemimize girmektedir. Tasarlanan bu fon meselesinin işçi kesiminde karşılığı bulunmamakla birlikte, emekçinin sosyal güvencesinin ortadan kaldırılacağı haklı olarak düşünülmektedir. Ülkemizde elbette ki bir kıdem tazminatı meselesi vardır. Bunun aksini iddia etmek de doğru değildir. Çünkü hak ettiği kıdem tazminatını işverenden alabilen kişi sayısı azdır.
Buda bir meselenin olduğu ve bunun için bir çözüm yoluna gidilmesi gerektiği de aşikâr ortadadır. Anacak var olan bir sorunu çözmek isterken daha büyük bir soruna yol açacak uygulamalardan da kaçınılması gerekmektedir.
Mevcutta her bir yıla bir aylık brüt maaş kıdem tazminatı ödenirken, taslakta ise her bir yıla 10-15 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödemesi yapılmak istenilmektedir. Ayıca haksız yere işten çıkarılan işçi kıdem tazminatı alabilirken şimdi ise kişi ancak emekli olunca veya belli bir uzun dönem geçtikten sonra ev veya araba alması durumunda belirli bir oranda fondan kıdem tazminatını alabilecektir.
TAZMİNAT ‘GÜVENCEDİR’
Kıdem tazminatı işçiyi işverene, işvereni ise işçiye bağlar. Kıdem tazminatı işçinin yeni bir iş bulana kadar geçen sürede hayatını idame ettirebilmesi için ödenen bir ödenektir. İşçi ve emekçinin güvencesidir, teminatıdır.
Mevcuttaki kıdem tazminatı sistemi ile işveren her istediği anda işçisini işen çıkaramamaktadır. Çünkü bir tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Böyle esasında kıdem tazminatı işçinin iş güvencesi, garantisidir.
Yıllardan beridir önümüze konulan, kafaları karıştıran bu mesele ile işçiler tedirgin olmakta, gelecek kaygısı taşımaktadırlar. Var olan meseleyi çözerken yeni meseleler doğurmamalı, mevcut sistemin aksaklılarının giderilmesi hususunda adımlar atılmalıdır. Çözüm odaklı olmak isteyenler ben yaptım oldu modelinden derhal vazgeçip, ortak akıl ile ancak bu konuyu çözebilirler.
Türk işçisi fon deyince zaten haklı olarak önce bir durup düşünüyor. Çünkü geçmişte bu millet fonun sıkıntılarını yeterince çekti. Örnek verecek olursak konut edindirme yardımı, tasarruf mevduatı teşvik fonu gibi. Son olarak da ise işsizlik sigortası fonu. Her ay işçiden ve işverenden kesilen ücretlerle oluşturulan işsizlik sigortası fonundan hangi işsizlerin ne kadar ve ne sürede ödenek aldıklarını anlatmaya, yazmaya herhalde gerek yoktur. Kıdem Tazminatı Fonu meselesi gündemde yerini korurken aynı zamanda Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi getirilmek isteniyor. Mevcudiyetin aksaklıklarını ancak güçlendirilmiş sosyal güvenlik sistemi ile ortadan kaldırabiliriz. Bireysel Emeklilik Sisteminin (BES) güçlendirilmiş hali olarak ortaya çıkıyor karşımıza bu sistemde. BES'in sorunları çözülemezken Tamamlayıcı Emeklilik Sistemine geçmek ne derece makul ve mantıklı tartışmakta fayda vardır.
KAYIT DIŞILIK UYARISI
Esnek Çalışma Modeliyle ise de 25 yaş altı ve 50 yaş üstü kişilerin iş ve sosyal güvenceleri ortadan kalkacaktır. Özellikle EMEKLİLİKTE YAŞA VE YASAYA TAKILANLARIN mağduriyetleri iyice katlanacaktır.
Kayıt dışı istihdam ile mücadele ederken, Esnek Çalışma Modeli sistemini getirmek bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtmektedir bizlere. 25 yaş altı gençler ay içerisinde 10 günden az çalıştırılabilecek ve sigortaları ödenmeyecek. İşte size kayıt dışı iştihamın meşrulaştırılmış hali. İşçi ve emekçinin var olan kazanılmış haklarını törpülemek, sosyal barış ve adaleti bozacağı gibi insanların gelecek kaygısı taşımalarına neden olacaktır. Huzurlu toplum, verimli iş gücü için işçimize ve emekçimize ve aynı zamanda da işverenimize sahip çıkmalı, onlara daha güvenceli imkanlar sunmalıyız.
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ ile mutlu ve huzurlu SOSYAL GÜVENCELİ yaşamlar diliyorum…