Türkiye için adeta kader haftası.
Çok önemli hafta.
İki önemli gelişme ekonominin de bir nevi kaderini belirleyecek.
İlk gelişme 24 Eylül’de yapılacak olan Merkez Bankası toplantısı. Para Kurulu toplantısı 24 Eylül’de yapılacak.
Merkez Bankası’nın dolara karşı faiz silahını çekip çekmeyeceğini göreceğiz.
Merkez Bankası için oyun alanı daralıyor. Bugüne kadar faiz artırım yerine örtülü faiz artışı ile işi idare etmeye çalıştı ama dolar 7.50’nin üzerine çıktı.
O halde Merkez Bankası’nın dolara karşı tek silahı olan faizi yukarı çekmek zorunda.
Peki Merkez bunu yapar mı?
Şu an için zayıf bir olasılık olarak görünse de başka bir mücadele yöntemi kalmadı. Çünkü tüm gelişmeler doları güçlendiriyor. Türk lirası değer kaybetmeye devam ediyor. Özellikle kredi derecelendirme kuruluşu Mood’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi kötü bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.
Moody’s’in haklı veya haksız olduğu tartışmasına girmiyorum. Sonuçta bu kuruluş Türkiye’nin kredi notunu düşürdü ben ona bakıyorum.
Merkez Bankası en az 200 baz puan faiz arttırmak zorunda.
Bu faiz artırımı gelmezse eğer dolarda yükseliş 8 TL’ye kadar devam edebilir.
Ekonominin kaderini belirleyecek ikinci gelişme ise 27 Eylül’de Avrupa Birliği’nde yapılacak. Türkiye’nin Akdeniz’deki haklı davasını durdurmak isteyen AB, sırf şımarık ortağı Yunanistan’ın gönlünü hoş etmek için Türkiye’ye yaptırım kararını görüşecek.
Türkiye’ye yaptırım kararı ekonomiyi gerçekten ciddi anlamda sarsabilir.
Ancak bu yaptırımın çift taraflı bir bıçak olduğunu özellikle Almanya çok iyi biliyor. Almanya için Türkiye çok büyük bir Pazar ve bu işten hem Türkiye hem Almanya zararlı çıkacaktır.
Avrupa demek Almanya demek. Almanya’nın onay vermediği bir karar Avrupa Birliği’nden çıkamaz.
Bu nedenle tabiri caiz ise Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı biraz sıkar.
Sonuç olarak Türkiye için sıkıntılı bir haftadayız.
Özellikle döviz Türk ekonomisini sarsmaya devam edecek.
Şimdi top Merkez Bankası’nda.