Vatandaş Temsil Sorunu ve Çözüm Arayışı
Demokratik sistemlerde temel ilke, milletvekillerinin halkın temsilcisi olmasıdır. Ancak günümüz Türkiye’sinde, bu ilişki tersine dönmüş gibi görünmektedir.
Vatandaşlar, devlete "asil" olarak en büyük gücü veren kesimdir.
Oysa vekiller, görev tanımlarından uzaklaşarak asiller gibi yaşamaya başlamış; vatandaşlar ise unutulan birer “kekil” konumuna itilmiştir.
1. 600 Milletvekili Vatandaşa Ne Kadar Temas Edebiliyor?
Milletvekili sayısının artması, halkın daha iyi temsil edilmesi amacıyla yapılmış olabilir.
Ancak gerçek durum böyle mi? Şu sorunlar öne çıkıyor:
Vatandaşla Temas Yetersizliği: Seçim dönemlerinde kapı kapı dolaşan vekiller, seçildikten sonra vatandaşlarla olan temaslarını büyük ölçüde kaybediyor.
Çoğu, halkın sorunlarını dinlemek yerine, Ankara merkezli dar bir çevrede vakit geçiriyor.
Ulaşılabilirlik Problemi: Vekillere doğrudan ulaşmak, vatandaşlar için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda.
Bir sorun iletmek isteyen vatandaşlar, araya danışmanlar, sekreterler ve uzun bürokratik süreçler koyulması nedeniyle taleplerini iletemiyor.
2. Sorunlara Çözüm Üretme Kapasitesi
Milletvekillerinin asli görevi, halkın sorunlarını Meclis’e taşıyıp çözüm üretmektir.
Ancak:Yerel Sorunlardan Kopukluk: Vekiller, seçim bölgelerinden uzaklaşarak yerel sorunlara yabancılaşmış durumda. Vatandaşın trafik, eğitim, sağlık gibi somut dertleri Meclis'te genellikle gündeme bile gelmiyor.
Parti Disiplini ve Körü Körüne İtaat: Çoğu vekil, bireysel olarak çözüm önerisi geliştirmek yerine, liderlerinin kararlarını uygulamayı tercih ediyor.
Bu durum, Meclis’in bağımsız çözüm üretme yeteneğini azaltıyor.
3. Vekiller Asil, Vatandaş Kekil
Türkiye’de milletvekillerine sağlanan imkanlar, halkın yaşadığı ekonomik zorluklarla ciddi bir tezat oluşturuyor:
Özlük Hakları ve Ayrıcalıklar: Milletvekillerine maaş, lojman, araç tahsisi, sağlık sigortası gibi birçok ayrıcalık sunulurken, vatandaş geçim sıkıntısıyla mücadele ediyor.
Vatandaşın İhtiyaçları Görmezden Geliniyor: Birçok vatandaş, işsizlik, barınma, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, milletvekillerinin bu sorunlara duyarsız kaldığı görülüyor.
4. Ne Yapmalı?
Eğer “asil” olan vatandaş, gerçekten demokrasinin temel taşı olacaksa, şu adımlar atılmalı:
Halkla Teması Zorunlu Hale Getirmek: Milletvekilleri, düzenli olarak seçim bölgelerinde halk toplantıları düzenlemeli ve vatandaşların sorunlarını birebir dinlemelidir.
Hesap Verebilirlik Mekanizması: Milletvekilleri, seçim dönemlerinde vaat ettikleri projelerin ne kadarını gerçekleştirdiklerini raporlamalıdır.
İmtiyazların Kaldırılması: Milletvekillerine tanınan ayrıcalıklar azaltılarak, halkla aynı ekonomik koşullarda yaşamaları sağlanmalıdır.
Parti Disiplinine Karşı Bireysel Özgürlük: Milletvekilleri, parti liderlerinin değil halkın vekili olduğunu hatırlamalı, çözüm üretme süreçlerinde daha bağımsız davranmalıdır.
Sonuç
Demokraside vekil, halkın hizmetkarıdır; ama bugünkü düzen, bu ilişkiyi tersine çevirmiştir.
Vatandaşlar sadece seçim dönemlerinde hatırlanıyor, sonrasında ise unutuluyor.
Eğer demokrasi, halkın çıkarını gözeten bir sistem olacaksa, vekillerin asli görevlerine dönmeleri ve halkın sorunlarına çözüm üretmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde, vatandaşlar asillik makamından tamamen uzaklaşacak ve sadece “kekil” olarak anılmaya devam edecektir.