Son günlerde Türkiye’nin menfaatlerini korumak kollamak adına yürüttüğü politik ve askeri adımları hep beraber izlemekteyiz.
Birçok cepheye bölünür olduk vatanını sevenler elbette dua ile başarı beklerler, evlatlarını asker ocağına gönderenler de sağlıklı haberlerini.
Bu toprakları vatan tanımamız 1071 de Alparslan’ın Anadolu’ya girmesiyle başlar, ayak bastığımızdan bu güne ister coğrafyadan kaynaklı olsun, ister Türk İslam yapımız nedeniyle yanı başımızdaki haçlılar sebebiyle hiçbir dönem uzun süren barış dönemine giremedik.
Verilen bu mücadeleler sırasında gerektiğinde Vatan uğruna kimi zaman analar ıslanmasın diye bebeklerinin örtülerinde mermi taşıdılar, kimi zaman ise gözlerinden sakındıkları çocuklarının saçlarına kına yapıp gönderdiler bu vatan uğruna en önde cepheye.
****
Ülke olarak çok zor bir coğrafyada yaşamaktayız. Bizler durmadan kaynayan, hesaplar yapılan bu coğrafyada kayıtsız ve şartsız vaziyet ne olursa olsun her daim devletimizin arkasında durduk ve hali hazırda yerimizi korumaktayız.
Dünya üzerinde var olan devlet olabilmiş tüm ülkelerin ortak kullandığı milliyetçilik tanımına hızlıca bir göz atalım hep beraber.
“Milliyetçilik, millet gerçeğinden hareket eden bir fikir akımıdır. ... Genel olarak millet, aynı topraklar üzerinde yaşayan kültür, tarih, gelenek ve dil bakımından aralarında ortaklık bulunan bu uğurda birbirlerine bağlı olan insan topluluklarını ifade eder.”
Ancak bizim gibi düşünmeyen ve milliyetçiliğimizi faşizm ile aynı kefeye koyarak acımasızca eleştiren belirli bir tarafta mevcut ülkemizde.
Mevlana Hz. “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir” sözü aşağıda size anlatmaya çalışacaklarımın adeta kanıtı gibi.
****
Özellikle bizim gibi karışık ve zorlu bir coğrafyada bulunduğumuzu göz ardı ederek birtakım insanlarının cehalet ötesi sözüm ona İzlanda örneği verip ordu ve silaha hayır diyebilecek kadar ülkesine yabancılaşması ayrı bir garabet örneğidir.
Düşünceler bizler için tabi ki çok önemli, farklılıklar rengimizdir. Lakin her fikri öneriyi ciddiye almamız demek ülke olarak geçmişten bu güne ülke bekasını koruyabilmek için çıkılan bu yolda büyük israf olmaz mı? Özelliklede az düşünüp çok konuşanlara ayrılacak vaktin zaman kaybından başka bizlere ne yararı olabilir ki?
Ülkesine, milletine yabancılaşmış batının sözde ilerici ve sanatsal kültürünü halkın üzerine giydirmeye çalışırken düştüğü çukuru görmeyen ne yazık ki azımsanmayacak ölçüde bulunan bu tayfaya rağmen ülkesini birçok bedel ödeyerek koşulsuz sevenlerde var elbette.
Daha yakın zamanda Kurtuluş Savaşı'nda halk canını ve malını vererek vatanı müdafaa ederken, cephedeki savaştan bir şekilde kaçanlar zengin olup devletin her kademesine adeta çöktü, bu ülkeyi parası ayrıcalıkları dışında sevmediler sadece paralarına para mevkilerine unvan katmak için kullandılar...
Bunun yanında ülkemize fayda sağlayacak bu amaçla yapılan her eserin, gelişmenin yanında katkısı ve emeği olanları da bu millet unutmaz elbette.
****
Nedense milliyetçilere faşizan dayatmaları yapanlar yukardaki milliyetçilik tanımına benzer yanları olsa da Ulusalcılar için pek kullanılmadı öyle ya Atatürk resimleri ile illegal sol ve PKK örgüt flamaları Gezi parkı ve benzer eylemlerde aynı fotoğraf karesinde olmasında kimse için bir sakınca yoktu.
Bu birlikteliğe içimizdeki İzlandalılardan önemli bir itiraz güçlü sayılabilecek aykırı bir ses gelmedi, sonuçta hepsi Anadolu’nun değil Mehmet Akif’inde dediği gibi “tek dişi kalmış canavar” olan bir medeniyetin öz çocuklarıydı.
Bu ülke kimsenin şahsi malı değildir, peşkeş çekilecek üzerinde Bizans oyunları oynanacak kabile devleti hiç değildir. Onlar için artık çember daralmakta, zaman kısalmaktadır.
Türk devlet kültürü ve geleneği en az 2000 yıldır var olan kökleri derinlerde olan Türkiye Cumhuriyetidir.
Gazi Mustafa Kemal’in “Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir.” Dediği ‘temel’ işte bu derin köklerdir, bu köklerden biri Türk Devlet geleneği bir diğeri de Türk İslam kültürüdür.
İçimizdeki şaşkın İzlandalılar köklerini kılavuzları karga misali farklı mecralarda araya dursunlar, benim yazımın ruhunu anlatır nitelikte olan Akif istiklal marşındaki bu dörtlüğüne hep beraber kulak verelim.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Doğu Akdeniz de Türklüğün bekasını ve onurunu korumak kollamak adına görev yapan Oruç Reis ve donanmamız gönlümüzdedir, dualarımızdadır.
Kızıl elmadan mavi Vatana selam olsun.
Selam olsun Oruç reise.
Bu uğurda;
Gök girsin kızıl çıksın.